Sports etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sports etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2013 Cuma

A lovely Friday



Beklediğimiz zaman geldi, akşama Depeche Mode'u canlı canlı dinleyeceğiz. Ben son albümü 2 şarkı dışında çok sevmedim, belki biraz daha dinlemem lazım. Eminim ilerde, güzel remiksleri yapılınca o şarkıları daha çok severim. Pek siz konsere gidecek misiniz?


The time has come and we'll see Depeche Mode in concert tonight. I don't like their last album much ( Only 2 songs), maybe I should listen couple of times more. If there'll me good remixes in the future, sure I'll love them more. Are you going to the concert?


Dün pilates ve yoga stüdyosu arayışlarındaydık ama sanırım pilates yapmayı yogadan fazla istiyorum. Yoga için fazla sesliyim :). Yoga neyse de, pilates fiyatları almış yürümüş. İki kişi için istenilen aylık ücret, neredeyse iyi bir spor salonunun yıllığı kadar. Şimdilik karar vermedik, düşünmekteyiz.
 Önerilere açığız :) .

Yesterday we were looking for pilates and yoga studio. I think I want to do pilates more than yoga because I might be too loud for yoga :) . Yoga prices are ok but pilates ones are like gold. It's almost the same as a yearly price of a good gym for a month for 2.  We haven't decided yet, still thinking and looking for some advice. :)




Tişört / Tee: Comptoir des Cottoniers
Etek / Skirt: Miss Selfridge
Çanta /Bag: Marc by Marc Jacobs
Botlar / Boots: Mango
Kolye / Necklace: Urban Outfitters
Gözlük / Sunnies: Markasız (No name)



14 Mayıs 2013 Salı

Bu yılın ilk Bozcaada'sı


Merhabalar :).  Cuma'dan beri New Balance Bozcaada Koşusu ve tatil amaçlı Bozcaada'daydım. Yine dolu dolu 3 gün geçirdik. İyi ki gelmişiz deyip, yine bitmesin istedik.





Cuma 03:00 gibi 4 kadın yola çıkıyoruz, amacımız saat 09:00'daki Geyikli Feribotu'na yetişmek. Yolda neredeyse hiç uyumuyoruz, Depeche Mode, The Foals ,The Killers ve Rita Ora bize eşlik ediyor. Feribota yetişiyoruz, biraz kafalar düşmeye başlıyor. Rita Ora söylemeye devam ediyor, biz bir anormallik görmüyoruz.  Güneşsiz Ada'ya ulaşıyoruz, o ne araba çalışmıyor. Rita Ora ve açık kalan farlar aküyü bitirmiş. :)



Hepimiz aç ve yorgunuz, neyse araba birilerinin yardımıyla çalışıyor. Akünün dolması için ada turu falan derken saat 11:30 gibi Aki'de kahvaltıya oturuyoruz, huzura eriyoruz.

Bu sefer  biraz geç kaldığımız için otelde değil, merkeze yaklaşık 1-2 km uzaklıkta kiraladığımız bir evde kalıyoruz. Eve eşyalar bırakılıyor sonra atıyoruz kendimizi merkeze. Özlemişiz kekik kokulu bu güzel yeri, dolaşıyoruz sokaklarını. Adanın kalabalık olacağını bilerek, yemek rezervasyonlarımızı yaptırıyoruz.

Polente'de vakit geçiriyoruz ama hepimiz yorgunluktan bayılmak üzereyiz. Herkes eve gidip uyuyup gelmektense, erken yemek yiyip, erken yatmak düşüncesinde hemfikir.  Kapı14 'ü deniyoruz. Yemekten sonra eve dönerken, koşarak 3 kişi geçiyor yanımızdan. İçlerinden biri, seni de bekliyoruz Moda Cadı'sı diyor. Ben şaşırıyorum,  uyku sersemliğiyle ne zaman, nereye nasıl gibi bir kaç söz geveliyorum ama koşmak değil uyumaktan başka bir şey düşünemiyorum. :) 21:00'de herkes yataklarında.

Ertesi sabah uykumuzu alıp, kahvaltıdan sonra merkeze gidiyoruz. Koşuyla ilgili son durumları öğreniyoruz. Saat 14:00'de başlayacak olması bizi biraz endişelendiriyor çünkü hava güneşli ve sıcak.


Polente'de biraz vakit geçirip, eve gidip koşu kıyafetlerimizi giyip tekrar gelmeye karar veriyoruz.


Hazır ve nazır meydandayız. Isınma vs derken saat 14:00'de starta varıyoruz. Koşunun tüm detaylarını ve daha fazla fotoyu diğer blogum www.zencefit.com da bulabilirsiniz diyerek koşu kısmını kısa kesiyorum.  Sıcak ve yokuşlar parkuru zorlaştırsa da, kendimi geçiyorum. 10 km yı,  58:32'de bitiyorum. :)  Hissedilen mutluluk tarifsiz.







Akşam yemeğinde Yakamoz'dayız, hem de hiç tanımadığımız bir grupla beraber. Ada şenlikli ama biz yemekten sonra eve gitmeyi tercih ediyoruz.  


Pazar günü kahvemizi çok sevdiğimiz Limani Hotel'de içiyoruz. Rıfkı'yı seviyoruz. :)





Hava çok güzel ve o gün güneşlenmek kaçınılmaz. Kimsenin olmadığı Ayana Plajı'nı seçiyoruz. Sadece biz, güneş, denizin ve gökyüzünün maviliği var. Tadını çıkartıyoruz, bir kaç saat.  Tenimiz mevsimin ilk güneşiyle buluşuyor.



Acıkınca, Lodos'a gidiyoruz. Mezeleri şarapla götürüyoruz bu sefer, nasılsa koşu bitti :). Yan masaya tanıdıkların gelmesiyle, eğlenceli bir sohbetle geç öğle yemeğimizin sonu geliyor. Herkes İstanbul'a dönmenin telaşındayken,  bir akşam planımızı yapıyoruz.  Piknik ve şarap eşliğinde gün batımını izlemek!













Son saatlerimizi Rengigül'de geçiriyoruz. Bahçe, kahvaltı ve Özcan Hanım'la yapılan muhabbet tadına doyulmaz olsa da, 12:00 feribotuna binerek bu yaz adaya ilk vedamızı ediyoruz.


Iconjane'e fotolar için teşekkürler.

6 Mart 2013 Çarşamba

Runtalya


Herkese merhaba! Sonunda fotoğrafları toparlayıp, Runtalya postumu yazabiliyorum. Benim 2. maraton deneyimim olan organizasyon, 3 Mart Pazar günü  Antalya'da yapıldı. Biz cumartesi sabahı düştük yollara, neler yaşamışız hepsi yazının devamında.


Antalya'da o haftasonu sıcaklık yaklaşık 18-20 derece civarında olduğu için, kat kat giyinmek en doğru şeydi. Ben katlarımın en üstünü, fazla kalın olmayan yapısı ve geniş kalıbıyla, kamuflaj parkamdan yana kullandım. Sevgili arkadaşım Duygu'da aklın yolu bir diyerek, aynı şeyi düşünmüş.  Sabahın altısında birbirimizi öyle görünce uykumuz açılsa da, ilk kez başımıza gelen bir şey olmadığından duruma gülüp geçtik :).


1 gece kalacağımız için, şimdiye kadar taşıdığım en hafif bavulla seyahat etmiş olabilirim. Renklerinden dolayı "Bumble bee" olarak adlandırdığımız bavulum da, patlama seviyesine gelmeden mutlu bir yolculuk geçirdi.





Antalya'da konaklamamızı Porto Bello Hotel'de yaptık. Diğer otellerde yer bulamadığımız için, bu son seçeneğimizdi. Maratonun başlangıcına olan mesafesini görünce, durum daha anlaşılır oldu.  Yemekten sonra güneş altında içilen kahveler, durumu unutturdu.




Kahvelerimizden son yudumlarımızı alıp, koşuya ilişkin gerekenleri ( Gögüs numarası, tişört, çip..vs) almak için Terra City Alışveriş merkezine gittik.  Transferde sorun yoktu ancak Antalya trafiği, İstanbul'u aratmadı. Oranın otoparkında eski orduvari bir cip gören sevgilim, neden askeri parkanla üzerine çıkıp poz vermiyorsun dedi. O an için iyi görünen bu fikir, şu an fotoğrafa bakınca aynı şeyi hissettirmese de, komik bir foto olarak burada yer alabilir. 

Bu arada bir kıyafet envanteri yaparsak:

Parka ve hırka / Parka and Cardigan:  Topshop
Pantolon / Jeans: Kate Moss for Topshop
Gömlek / Shirt: New Look
Şal / Scarf: Urban Outfitters
Ayakkabılar/ Shoes: Puma by Miharayasuhiro
Gözlük/Sunnies: Marni at H&M



Uzun uzun kuyruklar sonunda numaralarımızı almak bizim ekibi mutlu etti. O uzun kuyruk, herkes 10km koşuyor, belli ki 21kya doğru yol almalıyız cümlesini kurdurttu :).


Pazar sabahı, 7:00'de kahvaltıdaydık. Biraz yulaf ve mısır gevreği karışımını sütle mideye indirip, üzerine biraz kahveyle kahvaltımızı tamamladık. Dolu mideyle koşulamayacağından, iştahımızı sonraya sakladık. Alana vardığımızda, hava serindi ve koşu 09:15'te başlıyordu. Fazlasıyla zamanımız olduğundan, programda bir sürü fotoğrafa  yer vardı :). Daha önce 15 km'yi tamamlamış biri olarak, hedefim 10k'yi 1 saat  veya altında koşmaktı.


Koşucuların toplanma yeri olan Cam Piramit denilen yerde vakit geçirip, dünyanın pek çok yerinden gelen insanları seyreyledik.




74 yasındaki Alman amcanın, 21 k koşmasından ilham aldık.






Pazar gününün esas kıyafeti yukarıdakiler olduğununa göre, onu da yazmak lazım:

Tayt/ Leggings: Nike Running
Üst/ Top: Adidas by Stella McCartney
Tişört ve ayakkabılar / Tee and shoes: Asics
Bel çantası/ Freebag: Karrimor Run
Gözlük/ Sunnies: Oakley

Hayatımda ilk kez koşarken gözlük taktım. Sıcak pembe rengiyle kalbimi çalan, polarize özellikli bu Oakley, beni rahatsız eder mi, koşarken oynar mı gibi düşüncelerimin sonunun çöp kutusu olmasını sağladı. Bu kadar büyük rahatlık olduğunu bilseydim, inanın daha önce takardım.


Hayat bazen çok garip. Bel çantası için asla asla asla diyen ben, koşmaya başladıktan sonra telefon, anahtar vs taşımak için, bel çantası takar oldum. Pembeden yine ödün vermediğim bu çantada, geçmişte benim için bir asla olsa da, itiraf etmeliyim ki büyük rahatlık!



Yalın ayak koşmak! Cesaret işi.



Runtalya, Avrasya Maratonu'undaki parkura göre daha kolay bir parkurdu, yokuş neredeyse yoktu. Ayrıca Avrasya'nın, görsel olarak da, Runtalya'dan daha güzel olduğunu itiraf etmeliyim.  Burun tıkanıklığım beni biraz zorlasa da, 10k'yı 59 dakika 16 saniyede tamamlayarak, hedefime ulaştım.  Tüm 10k katılımcıları arasında, 438.(1441 total), kadın katılımcılar arasından da  108. (680 total)  olmanın beni fazlasıyla mutlu ettiğini söyleyebilirim.


Daha önce de yazdığım gibi Runtalya'da Adım Adım'la beraber iyilik peşinde koştuk.  Benim amacım Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın Van'daki eğitim merkezine, dolayısı ile ilkokul çağındaki çocukların eğitimine kaynak yaratmaktı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu tişörtü, sizlerden gelen desteğin azlığı sebebiyle, biraz içim burkularak giydim. Ben hala Van'lı çocuklara ve TEGV'na destek olmak istiyorum derseniz, geç kalmadınız. Gönlünüzden geçen miktarı aşağıdaki detaylara göndermek, sadece 5 dakikanızı alacak. Hadi ama ben 10k koştum, siz de 5 dakikanızı ayırabilirsiniz, öyle değil mi? ;)

HAVALE VE EFT İÇİN TEGV BANKA HESAP NUMARALARI
BANKA ADI :YAPI KREDİ BANKASI (TL) ( 0067 )
ALICI ADI :TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI
ŞUBE :BEYOĞLU ÖZEL BANKACILIK MERKEZİ (410)
HESAP NO :1000000
IBAN : TR74 0006 7010 0000 0001 0000 00, SWIFT KOD: YAPITRIS

Açıklama : AA/Burcu Olgun/KENDİ ADINIZ

http://www.tegv.org/kredi-karti-ile-bagis



Sahiplerini bekleyen binlerce çanta...


Organizasyondan da kısaca bahsetmek gerekirse, Runtalya Avrasya'yı fazlasıyla geçti. Koşu sonrasında koşucular için kurulan loungeda yediğimiz meyveler ve simit , inanın dünyanın en güzel yemeği gibi geldi. Adını öğrenemediğimiz canlı müzik yapan grup eşliğinde, kah şarkı söyledik, kah dansettik ve yarışı tamamlamanın keyfini çıkarttık. Avrasya sonunda elimize tutuşturulan plastik torbaları hatırladığımda, bu yarışın çok daha iyi düşünülmüş ve sosyalleşmenin de öneminin unutulmadığı bir organizasyon olduğunu söyleyebilirim.  Dönüş transferinde bilgilendirme ve yönlendirme açığı  olsa da, bu konu böyle güzel organizasyona gölge düşüremeyecek bir detay olarak kaldı.



Yarıştan sonra bu güzel günü, kutlamaya karar verdik. Bir bira veya daha fazlasını!  haketmiştik. :)


Sonuç olarak, Runtalya hepimiz için her dakikasından keyif aldığımız, yeni insanlarla tanışırken, kendimizi sınadığımız muhteşem bir organizasyon ve güzel bir haftasonu oldu. Buradan çağrıma karşılık verip bağış yapanlara, organizasyonda emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum. Beni böyle havalara sıçrattığınız için teşekkürler :) Şimdi durmak yok, bundan sonraki ilk yarışta hedefim, zor olsa da, 21k'yı bitirmek.

Bağışlarınızı göndermeyi unutmayın! 

*Fotoğraf desteği veren Duygu ve Kıvanç'a da öpücükler xx